top of page
Yazarın fotoğrafıİkonion Hukuk ve Kariyer Derneği

YÜZ TANIMA TEKNOLOJİLERİ VE İNSAN HAKLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

*Av. Esmanur SARI


Günümüzde, yapay zeka temelli teknolojilerin kullanım alanı giderek artmaktadır. Bu nedenle yapay zeka teknolojileri hayatımızın içine hızla adapte olmakta ve sosyal yaşantımızı önemli ölçüde etkilemektedir. Veri işleme yeteneğine sahip bu sistemlerin kullanımı, birçok hak ihlalini de beraberinde getirmektedir. Bu yazımızda, yapay zekanın yaygın olarak kullanıldığı alanlardan biri olan yüz tanıma teknolojileri ve bu teknolojilerin insan hakları ihlallerine yol açabilecek örnekleri incelenecektir.


Yüz tanıma teknolojisi, insan yüzünü kullanarak kişiyi doğrulamak veya tespit etmek amacıyla geliştirilmiş bir dizi uygulamadır. Bu teknolojiler, insanları fiziksel özelliklerine göre kitlesel olarak tespit etmek ve kategorize etmek için kullanılabilir. Irksal ve etnik aidiyet, toplumsal cinsiyet, yaş ve engellilik durumu gibi koruma altına alınan özellikler, kullanılan veri türleri arasındadır. 


Yüz Tanıma Teknolojileri ve İnsan Hakları

Yüz Tanıma Teknolojilerinin Çalışma Prensipleri


Öncelikle, yüz tanıma teknolojilerinin çalışma prensiplerine göz atalım. Bu teknoloji, özel kameralar aracılığıyla insanların yüzlerini izleme listesindeki fotoğraflarla karşılaştırarak çalışır. İzleme listesi, suç şüphesi olmayan kişiler dahil herkesin fotoğraflarını içerebilir ve görüntüler sosyal medya hesaplarından da alınabilir. Yüz tanıma sistemlerinin genel çalışma adımları şu şekildedir:


1. Yüz Algılama: Kamera, ister tek başına ister kalabalık içinde olsun, yüzü algılar ve tanır.

2. Yüz Analizi: Yüzün görüntüsü kaydedilip analiz edilir. Çoğunlukla 2D görüntüler kullanılır ve yazılım, yüzün geometrisini okur.

3. Görüntüyü Veriye Çevirme: Yüz özelliklerine dayanarak analog bilgiler (yüz) dijital bilgi kümesine (veri) dönüştürülür.

4. Eşleştirme: Yüz izi, diğer yüzlerin bulunduğu bir veritabanı ile karşılaştırılır.


Güncel yüz tanıma sistemleri, yüz üzerinde belirlenen noktalardan yola çıkarak ölçümler alır ve bu verilerle kimlik tespiti yapar. Bu teknoloji sayesinde kolluk kuvvetleri tarafından suçlular daha hızlı ve otomatik bir şekilde tespit edilmektedir.

 

Yüz Tanıma Teknolojilerinin Günümüzdeki Kullanımı


Yukarıda çalışma prensibi anlatılan yüz tanıma sistemlerinin kullanımına ilk defa  Çin’ de bir polis aracının üzerine yerleştirilen 360 derecelik yüz tanıma kameraları örnek verilebilir. Bu kameralar ile belirli bir alanda bulunan kalabalık arasından suçluları tespit edebilen ve yüz tanıma işlemleri yapılabilen yapay zeka sistemleri kullanılmıştır. Son yıllarda, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde, kolluk kuvvetleri tarafından bu teknolojinin yoğun olarak kullanıldığı görülmektedir. Örneğin, yüz tanıma teknolojileri şirketi Clearview AI, ABD’de 600’den fazla kolluk birimiyle işbirliği yaptığını açıklamıştır. Dataworks Plus gibi diğer şirketler de, ürettikleri sistemleri ülkenin dört bir yanındaki polis teşkilatlarına satmaktadır. Uluslararası Af Örgütü, ABD’de yüz tanıma teknolojisinin kitlesel gözetimde kullanılmasının yasaklanması yönünde çağrıda bulunmuş ve bu teknolojinin yol açabileceği ihlallere dair örnekler vermiştir. Açıklamada, özellikle siyahi bireylerin ırk ayrımcılığına dayalı polis şiddeti ve ırksal profillemeye maruz kalabileceği belirtilmiş ve Yüz Tanıma Teknolojisinin (YTT) bu tür ihlalleri ağırlaştırabileceği ifade edilmiştir.


Ayrıca Ukrayna’da, IT Army adı verilen bir bilgisayar korsan grubu, yüz tanıma yazılımlarını kullanarak Rus askerlerinin kimliklerini tespit etmekte ve bu bilgileri kamuoyuyla paylaşmaktadır. Bu örnekler, yüz tanıma teknolojisinin sadece güvenlik ve gözetimde değil, aynı zamanda sivil toplum ve günlük yaşamda da giderek artan bir rol oynadığını göstermektedir. Uzmanlara göre, yüz tanıma teknolojisi, savaş alanlarında ve yeni nesil propaganda faaliyetlerinde de kullanılmaktadır. Bu geniş kullanım yelpazesi, teknolojinin hem faydalarını hem de potansiyel insan hakları ihlallerini ortaya koymaktadır. Bu nedenle, yüz tanıma teknolojisinin etik ve hukuki çerçeveler içinde kullanılması, bireylerin haklarının korunması açısından büyük önem taşımaktadır.


Yüz Tanıma Teknolojilerinin Kullanımına İlişkin Hak İhlali Kararları


Yapay zekâ temelli kameralar, sosyal hayatta herhangi bir sebep olmaksızın tüm bireyleri kayda almakta ve veri tabanına eklemektedir. Bu durum, insan hakları bağlamında ayrımcılık yasağı ve örgütlenme hakkı gibi hakların ihlal edilmesine yol açabilmektedir. Örneğin, Edward Bridges davası, Güney Galler Polisi tarafından kullanılan otomatik yüz tanıma teknolojisinin (AFR) hukuki meşruiyetine ilişkin önemli bir karar içermektedir. Bay Bridges, alışveriş yaparken ve bir protestoya katılırken yüzünün izin alınmadan taranıp sisteme kaydedilmesinin özel hayatına ve aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiğini iddia ederek dava açmıştır. İngiltere Temyiz Mahkemesi, bu teknolojinin suistimal ve keyfi kullanıma yol açabileceğini, ırksal ve cinsiyet ayrımcılığına sebep olabileceğini belirterek ihlal kararı vermiştir. Bu karar, AFR gibi yüz tanıma teknolojilerinin kullanımı ve geliştirilmesi üzerinde önemli bir etkiye sahip olmuş, Birleşik Krallık'ta ve dünya genelinde bu teknolojinin kullanımı için daha güçlü yasal çerçeveler oluşturulmasına doğru bir adım olarak kabul edilmiştir. Ayrıca ABD’de yaşanan George Floyd’un ölümünden sonra yapılan ırkçılık karşıtı protestolara destek ve polis şiddetine karşı durmak adına IBM ve Amazon gibi şirketler Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan polis departmanlarına yüz tanıma teknolojisi yazılımları satmayacaklarını açıklamışlardır. Microsoft da bu yoldan ilerleyerek yüz tanıma sistemi yazılımlarını doğru kullanmadıkları gerekçesiyle polis teşkilatlarına satmama kararı almıştır.


Bir başka yargı kararı örneği olarak ABD'nin Dokuzuncu Temyiz Mahkemesi, Patel v. Facebook davasında, Facebook kullanıcıları, Illinois Biyometrik Bilgi Gizliliği Yasası (“BIPA”) uyarınca, Facebook'un biyometrik yüz bilgilerini bildirimde bulunmaksızın veya izin almaksızın toplamasına itiraz eden toplu dava açmıştır. Açılan bu davada mahkeme Facebook'un kullanıcıların bilgisi ve rızası olmadan fotoğraflarında yüz tanıma teknolojisi kullanarak Illinois Biyometrik Bilgi Gizlilik Yasası'nı ihlal ettiğine karar vermiştir. Karara konu olay ise şöyle; Facebook’un Haziran 2011'de "etiketleme önerisi" özelliğini başlatmıştır. Bu özellikte, mevcut yüz veri tabanının yardımıyla kullanıcının yüklediği fotoğrafta olabilecek kişilerin etiketlenmesi öneriliyor.


  Etiket Önerileri dört adımlı bir yüz tanıma süreciyle çalışır. Araç ilk olarak yüklenen görüntülerdeki yüzleri algılamaya çalışır. Araç daha sonra yüzü, yön ve boyut gibi bir dizi parametreye göre standartlaştırır veya "hizalar". Üçüncü adımda yazılım, söz konusu yüzü temsil eden bir sayı dizisi olan "yüz imzasını" hesaplar. Yazılım daha sonra bir eşleşme için depolanan "yüz şablonları" veritabanında arama yapar. Saklanan yüz şablonları, kullanıcının etiketlendiği diğer fotoğraflar temel alınarak hesaplanır. Yüz imzası, saklanan yüz şablonuyla benzerlik eşiğine düştüğünde bir eşleşme meydana gelir; bu noktada Facebook, yüz şablonunun ait olduğu kullanıcıyı etiketlemeyi öneriyor. Facebook, fotoğraflarda görünen yüzlerin %90'ının başarıyla tespit edildiğini ve bunların %85'inin başarıyla hizalandığını tahmin ediyor. Böylece fotoğraflarda görünen yüzlerin yaklaşık %76'sının yüz imzası hesaplanmış oluyor. Facebook’un elde ettiği verilere göre 2014 yılında tespit edilen yüzlerin yaklaşık %67'sini kullanıcılarla eşleştirmeyi başarmıştır. Bu durumun hak ihlali olduğuna dair bu karar, yüz tanıma teknolojisinin gizlilik ihlallerine ilişkin ciddi endişeleri ortaya koymaktadır.


Yüz tanıma teknolojisinin kullanımı, etik ve hukuki bir dengenin korunmasını gerektirir. Bu teknoloji, güvenlik ve verimlilik sağlarken, aynı zamanda bireylerin gizlilik haklarını ve kişisel özgürlüklerini tehlikeye atabilir. Hukukçular, politikacılar ve teknoloji geliştiriciler, bu teknolojinin insan hakları üzerindeki etkilerini dikkate alarak, uygun yasal çerçeveler ve etik standartlar oluşturmalıdır. Yüz tanıma teknolojileri, yukarıda da bahsettiğimiz üzere günümüzde hem sivil hem de ticari alanlarda geniş bir kullanım alanı bulmuştur. Ancak bu teknolojinin etik ve hukuki sorunlara yol açmaması için dikkatli bir şekilde kullanılması gerekmektedir. Bu bağlamda, aşağıdaki tavsiyeler, yüz tanıma teknolojilerinin hukuki olarak doğru kullanımını desteklemek amacıyla sunulmuştur:


1. Gizlilik ve Kişisel Verilerin Korunması: Yüz tanıma teknolojileri kullanılırken, bireylerin gizlilik haklarına saygı gösterilmelidir. Bu teknolojiyi kullanan kurum ve şirketler, topladıkları verilerin mahremiyetini korumalı ve yalnızca gerekli olduğuna inanılan durumlarda kullanmalıdır. Kişisel verilerin işlenmesi sırasında ilgili yasalara göre işlem yapılmalıdır..


2. Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik: Yüz tanıma teknolojisinin kullanımıyla ilgili politikaların şeffaf bir şekilde belirlenmesi ve kamuoyuna açıklanması önemlidir. Kullanıcılar, verilerinin nasıl ve ne amaçla işleneceğini bilmeli ve bu süreçte herhangi bir sorun yaşandığında sorumluların hesap verebilir olmaları sağlanmalıdır.


3. Doğruluk ve Tarafsızlık: Yüz tanıma sistemlerinin doğru ve tarafsız olması gerekmektedir. Yanlılık ve hatalar, özellikle ırk, cinsiyet ve yaş gibi faktörler üzerinden yapılan ayrımcılığı artırabilir. Bu nedenle, teknoloji sağlayıcılarının sürekli olarak algoritmalarını gözden geçirmeleri ve iyileştirmeleri önemlidir.


4. Yasal Uyumluluk ve Düzenlemeler: Yüz tanıma teknolojilerinin kullanımı, yerel ve uluslararası yasalara uygun olmalıdır. Özellikle, kişisel verilerin korunması ve gizlilikle ilgili mevzuatlar dikkate alınmalıdır.


5. Kullanıcı Onayı ve Bilgilendirme: Bireylerin yüz tanıma teknolojileri tarafından izlenmeden önce bu durumdan haberdar edilmeleri ve mümkünse onaylarının alınması gerekmektedir. Bu, teknolojinin etik bir şekilde kullanımının temel bir parçasıdır.


Sonuç olarak, yüz tanıma teknolojilerinin kullanımı, hem teknolojik yeniliklerin getirdiği faydaları maksimize etmeli hem de bireylerin gizlilik ve temel haklarına saygı göstermeli ve bu şekilde yönetilmelidir. Bu dengeyi sağlamak, teknolojinin toplum tarafından kabul edilmesi ve etik bir şekilde kullanılması açısından hayati öneme sahiptir. Bir sonraki “teknoloji ve hukuk” sohbetinde görüşene dek kendinize iyi bakın!



İkonion Editör Ekibi Keyifli Okumalar Diler !



KAYNAKÇA:






Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page