Stj. Av. Batuhan Yavuz
GİRİŞ
2020 yılı itibariyle sayıları sekiz milyonu geçen yükseköğrenim kurumlarında eğitim gören öğrenci olduğu ve bu öğrencilerin eğitim almak için gittikleri şehirlerde, özel öğrenci yurtlarını ilk konaklama seçeneği olarak tercih ettikleri bilinmektedir. Bu rakamlar ve mevcut koşullara göre bahse konu yurtların hayatımızdaki yeri meydana çıkmaktadır.
Özel öğrenci yurtları "24/3/1950 tarihli ve 5661 sayılı Yüksek Öğrenim Öğrenci Yurtları ve Aşevleri Hakkındaki Kanuna ve Bu kanuna Ek Kanunun 1 inci maddesi ile 30/4/1992 tarihli ve 3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 42nci ve 59’uncu maddelerine dayanılarak hazırlanmış Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliği" kapsamında kurulmuş olan kurumlardır.
İsmi geçen kanuni düzenlemelerde yurt, ortaöğrenim veya yükseköğrenim öğrencilerinin barınma, beslenme ve diğer sosyal ihtiyaçlarının karşılandığı yer şeklinde tanımlamıştır.
Yazımda, özel yurt sözleşmelerinde tarafların hak ve borçlarına COVID-19 etkilerini TBK kapsamındaki tanımlar ve nitelendirmelerin de yardımıyla genel olarak açıklamaya çalışacağım.
1. ÖZEL YURT SÖZLEŞMESİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ
Yurt sözleşmesi niteliği itibariyle, kanunlarda düzenlenmiş hiçbir sözleşme tipine dahil edilmeyeceği gibi kendine özgü yapısı olan bir sözleşmedir. Yurt sözleşmesi ile yurt yönetimi öğrencilere, konaklama ve buna bağlı eşya saklama, sözleşme kapsamında ise servis hizmeti gibi yan edimleri yerine getirmeyi taahhüt eder. Bununla beraber hizmeti alacak olan taraf ise ücret ödemeyi taahhüt eder.
Bahsi geçen edim koşulları ve sözleşme içeriğine bakıldığında; tam iki tarafa sorumluluk yükleyen ve karma bir sözleşme olarak nitelendirilebilir.
2. COVID-19 KAPSAMINDA YURT SÖZLEŞMELERİ
COVID-19, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11.03.2020 tarihinde pandemi ilan edilmiş olup bilindiği üzere dünya çapında yayılmış ve hala yayılmaya devam etmektedir. Yaşanan bu gelişmeler sonucunda önce 16 Mart 2020 tarihinde ilkokul, ortaokul ve liselerde eğitime 2 hafta ara verildiği duyurulmuş daha sonra bu ara uzatılmıştır. Diğer eğitim kurumları gibi yükseköğretim kurumları da takip eden zamanlarda eğitime ara vermiştir. Bu ara vermeler sonucunda eğitim almak için memleketinden uzakta olan öğrenciler yurtları terk ederek dönüş yapmışlardır.
Gelişmeler ışığında sözleşmelere etki bakımından COVID-19salgınının bahsi geçen sözleşmeler bakımından taraflar için bir mücbir sebep olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ele alınmalıdır.
2.1. Mücbir Sebep Nedir?
Mücbir sebep, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan, borçlunun kusuru olmaksızın, hakimiyet sahası dışında gerçekleşerek borcun ifasının ihlaline neden olan olağanüstü olaylardır[1]. Tanımda gösterildiği gibi öngörülmezlik ve karşı konulmazlık bir olayın mücbir sebep kapsamına girmesi için taşıması gereken asli unsurlandandır.
Bu asli unsurlar ve etkileri bakımından COVID-19salgınının mücbir sebep teşkil edip etmeyeceğinin belirlenmesi gerekir.. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bir kararında “Mücbir sebep, sorumlu veya borçlunun faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelen, genel bir davranış normunun veya borcun ihlâline mutlak ve kaçınılmaz bir şekilde yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü bir olaydır. Deprem, sel, yangın, salgın hastalık gibi doğal afetler mücbir sebep sayılır[2].’’ şeklinde bir karar vermiştir. Yüksek Mahkeme her ne kadar genel bir nitelendirme yapmış ve salgın hastalıkları bir mücbir sebep kabul etmişse de COVID-19salgınının sözleşmeye etkileri bakımından ayrı ayrı değerlendirme yapmak yerinde olacaktır.
3. TARAFLARIN BORÇLARI BAKIMINDAN ETKİLERİ
Özel yurt sözleşmeleri nitelik olarak incelendiğinde yurtların ediminin sunulacak hizmetler bakımından sürekli edimli borç, hizmet alan taraf yani öğrenciler bakımından ücret ödeme edimi bakımından ani edimli borç olduğu görülmektedir. Bu iki edim türü bakımından pandeminin, tarafların borçları bakımından etkilerini ayrı ayrı ele almak faydalı olacaktır.
3.1. Sürekli Edim Kapsamında Yurtların Borcu
Borçlunun yüklendiği edim ancak zaman içinde sürekli bir eylemle yerine getirilebiliyor ise bu sürekli edimi oluşturmaktadır. Buradaki süreklilikten anlaşılması gereken edimin zaman yönünden hiçbir kesintiye uğramadan, ara verilmeden ifası değil, davranışın fiili ve hukuki yönden bütünlük oluşturacak şekilde uzun bir zaman süresi içinde yerine getirilmesidir. İfa fiilleri ya da ifa hazırlıkları borçlu açısından uzun süre gerektirse de alacaklı yönünden bir anda ve bir defada gerçekleşiyor ise sürekli edim söz konusu olmayacaktır. Bu tür sözleşmelere vekalet, hizmet ve eser sözleşmeleri örnek olarak verilebilir[3]. Bir borç ilişkisinde asli borçlardan en az biri sürekli edimi gerektiriyor ise borç ilişkisi sürekli borç ilişkisi olarak isimlendirilir[4].
Bu nitelendirmeyle beraber pandemi sonucunda, okulların tatil edilmesi ve öğrencilerin yurtları terk etmiş olmaları bakımından yurtların edimlerinden kalacak yer sağlama ve buna bağlı yan edimler açısından ifasının imkânsız hale geldiği sonucuna varılabilir. Bu sonuca varılmasında temel sebep; hizmet alacak öğrencilerin, ilan edilen kısmi sokağa çıkma yasakları ve bazı şehirlerde uygulanan giriş-çıkış yasaklarının uygulanmaya konulmuş olması nedeniyle sözleşmeye konu yurtlardan uzakta bulunmak zorunda olmalarıdır.
Diğer yanda özel yurt sözleşmeleri kapsamında bulunan eşya saklama edimi yönünden ise bir ifa imkansızlığı olmadığı, yurtların bu edimden dolayı ifa etme yükümlülüğünün devam ettiği söylenebilecektir. Çünkü her ne kadar öğrenciler yurtları terk etmiş olsalar da istisna teşkil edebilecek haller hariç eşyaları yine yurtta bulunmaya devam etmektedir.
3.2. Ani Edim Kapsamında Öğrencilerin Borcu
Ani edim, borçlanılan edimin bir defada, tek bir davranışla yerine getirilmesinin mümkün olduğu halleri kapsar. Alacaklının ifaya olan çıkarının zaman birimiyle ölçülemeyecek bir an içinde gerçekleştiği durumlarda ani edimin varlığından söz edilir[5].
Bu nitelendirmeyle beraber öğrencilerin pandemi sonucunda yurtları terk ederek evlerine dönmelerinin, sözleşme esaslarından para ödeme borçları açısından herhangi bir ifa imkansızlığı doğmayacağı sonucuna varılabilir. Ancak bu durumda karşımıza özel yurt sözleşmelerinin tarafı olan öğrencilerin, ödedikleri veya ödeyecekleri ücrete karşı yurtlardan alacak oldukları hizmetlerin bir kısmında mekan ve borcun ifa edilme şekli bakımından yurtların ifa imkansızlığının bulunması bir hakkaniyet sorunu doğuracaktır.
4. TARAFLARIN HAKLARI BAKIMINDAN ETKİLER
4.1. Özel Yurtların Hakları
Özel yurtların, özel yurt sözleşmeleri kapsamında sunduğu hizmetler karşılığında ücret alma hakkı vardır. Bu ücret ödeme borcunun sözleşmenin diğer tarafı olan öğrenciler veya onlar için ödeme yapacak olan yasal temsilcileri bakımından, pandemi etkisinde bir ifa imkansızlığına sebep olmayacağını yukarıdaki değerlendirmemizde belirtmiştik.
Yapılan değerlendirme ve sözleşmede tanımlanan hakkın niteliği itibariyle, özel yurtların sözleşme kapsamındaki ücret alacağının pandemi döneminde de devam edeceği söylenebilecektir.
4.2. Öğrencilerin Hakları
Öğrencilerin veya yasal temsilcilerinin, özel yurt sözleşmeleri kapsamında ödedikleri ücretler karşılığında, yurtlardan sözleşme kapsamında belirtilecek ve sözleşmeye öz teşkil eden hizmetleri alma hakları vardır. Bu hizmetler bakımından pandemi etkisinde kalacak yer sağlama ve buna bağlı yan edimler bakımından özel yurtların bir ifa imkansızlığı altında olduğunu; ancak yine sözleşme kapsamında bulunan eşya saklama edimi bakımından bir ifa imkansızlığı doğmadığını yukarıdaki değerlendirmemizde belirtmiştik.
Yapılan değerlendirme ve sözleşmede tanımlanan hakların niteliği itibariyle, öğrencilerin veya yasal temsilcilerinin sadece eşya saklama bakımından haklarının pandemi döneminde de devam edeceği söylenebilecektir.
Öğrencilerin veya yasal temsilcilerinin ücret ödeme yükümlülüğü tam olarak devam ederken, sözleşme kapsamında alacak oldukları hizmetler bakımından eksiklikler olması nedeniyle ücret ödeme borçlarında tasarrufa gidebileceklerdir. Çünkü alınmayan bir hizmet için karşı tarafa bir ödeme yapılması bir sebepsiz zenginleşmeye imkan verebilecektir.
SONUÇ
Yapılan nitelendirmeler ve değerlendirmeler sonucunda COVID-19 salgınının özel yurt sözleşmelerinden doğan tarafların borçlarına etkisi konusunda; özel yurtlar için ücret isteme hakkının devam ettiği, konaklama imkanı sağlama ve buna bağlı borçları bakımından borcunun bir ifa imkansızlığı altında olduğu ancak eşya saklama borcu yönünden sorumluluklarının devam ettiği söylenebilecektir.
Öğrenciler veya onlar adına ücret ödemeyi taahhüt etmiş yasal temsilcileri bakımından ise sadece eşya saklama yönünden alacaklarının devam ettiği, ücret ödeme borçlarının ise aldıkları hizmet oranında devam ettiği söylenebilecektir.
Uygulamada oldukça yaygın olan bu sözleşmelerden kaynaklı uyuşmazlıkların, mevcut pandemi dönemi sonucunda bu dönemin etkileri ile farklı çeşitlerde ve sebeplerde artacağı sonucu kaçınılmazdır. Bu sözleşmelerde tüketici konumunda olan öğrencilerin, başta Özel öğrenci yurtları ‘’24/3/1950 tarihli ve 5661 sayılı Yüksek Öğrenim Öğrenci Yurtları ve Aşevleri Hakkındaki Kanuna ve Bu kanuna Ek Kanunun 1 inci maddesi ile 30/4/1992 tarihli ve 3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 42nci ve 59uncu maddelerine dayanılarak hazırlanmış Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliği ‘’ , Tüketici Haklarının Korunması Hakkında Kanun ve Türk Borçlar Kanun’u genel hükümleri çerçevesindeki hakları olduğu mevcudu ilan olacaktır. Sayılan yönetmelik ve kanunlara dayalı haklar bakımından; tüketici tarafın meydana gelecekler uyuşmazlıklara konu sözleşmelerdeki konumları bakımından hukuk kurallarınca korunmaya muhtaç taraf oldukları söylenebilecektir.
[1] EREN, Fikret: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2017, s.582 [2] https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/hukuk-genel-kurulu-e-2017-90-k-2018-1259-t-27-6-2018 [3] EREN; Fikret; s.107.; ANTALYA, Gökhan. ; s.38. ; AYAN, Mehmet; s. 24. ; OĞUZMAN, Kemal / ÖZ, Turgut ; s.12 [4] EREN; Fikret s.107. ANTALYA, Gökhan. ; , s.38. ; AYAN, Mehmet; s. 24. ; OĞUZMAN, Kemal / ÖZ, Turgut ; a s.12 [5] OĞUZMAN, Kemal / ÖZ, Turgut; s.11. ; KILIÇOĞLU, Ahmet ; s. 6. ; ANTALYA, Gökhan. ; s.37. ; AYAN, Mehmet; s. 24.
Comments